Uyku Eğitimi Öğrenilmiş Çaresizlik Değil Habitüasyondur
Konuk Yazar | Psikiyatri Uzmanı ve Pediatrik Uyku Koçu Dr. Nihan Coşkun'un, uyku eğitiminin öğrenilmiş çaresizlik yarattığı iddialarına yanıtını aşağıda paylaşıyoruz.
Öğrenilmiş çaresizlik 1960 ve 1970’li yıllarda Psikolog Martin Seligman ve Steven Maier’ın köpekler üzerinde yapmaya başladığı ve daha sonra sıçanlar ve insanlarda da tekrar ettikleri bir dizi deney sonrasında ortaya konmuştur.
Birbirinden alçak bir bölmeyle ayrılan iki odacıklı bir deney düzeneğinde, köpeklerin bulunduğu bölüme elektrik verildiğinde köpeklerin bir kısmının bölmeyi atlayıp elektrik bulunmayan odacığa geçmedikleri izlenmiş. Bunun üzerine köpekler 3 gruba ayrılarak deney tekrarlanmış.
İlk gruptakiler kontrol grubu yani müdahale almayan grup. İkinci grup kaçınılabilir strese maruz bırakılan grup. Bu gruptaki köpekler elektrik şokuna maruz bırakılıyor ancak bir pedala basmaları sonucu elektriği durdurabiliyorlar. Üçüncü grupta da böyle bir pedal var ancak çalışmıyor. Yani üçüncü grup kaçınılamaz bir strese maruz bırakılıyor.
Sonra bu üç grup yine alçak bir bölmeyle ayrılmış iki odacıklı bir düzeneğe alınıp elektrik veriliyor ve köpeklerin elektrik şokundan kurtulmak için bölmeden atlama davranışında bulunup bulunmadıkları izleniyor.
Deneyin sonucunda 1. ve 2. grubun bölmeden atlayıp, şoktan kurtulma oranlarının 3. gruptan belirgin ölçüde fazla olduğu izleniyor.
Maier, S. F., & Seligman, M. E. (1976). Learned helplessness: theory and evidence. Journal of experimental psychology: general, 105(1), 3.
Martin Seligman bu deney sonrasında kaçınılmaz strese maruz kalan köpeklerden bazılarının neden bölmeden atladığı, kontrol grubundaki bazı köpeklerin neden bölmeden atlamadığı sorularıyla araştırmalarına devam ederek pozitif psikolojinin temellerini atıyor.
Özetleyecek olursak;
Öğrenilmiş çaresizlik acı verici ve kaçınılması mümkün olmayan bir uyarana tekrarlayan defalar maruz bırakılma sonrasında, kaçma fırsatı olduğu durumlarda bile kaçma davranışının izlenmemesi halidir.
Uyku eğitimi konusunda çok yaygın olan bir görüş şudur;
"Uyku eğitimi esnasında ağlaması acı verici bir uyarana maruz kalması, bir süre sonra ağlamadan uyuyabilmesi için çaresizliği kabul etmesi anlamına gelir."
Uyku eğitimi esnasında ağlamasını acı verici bir uyarana maruz kalıyor olması şeklinde yorumlarsak, ilk soru "nedir bu acı verici uyaran"?
Kucağa alınmamak mı?
Bunu doğru kabul edersek o zaman neden kucakta tutsanız bile gece boyu uyanıp ağlıyor? Eğer ağlamasının nedeni kucağa alınmamak olsaydı tüm gece kucakta tuttuğunuzda ağlamaması gerekmez miydi? Niye her ağladığında kucağa almanıza rağmen ağlaması sıklaşarak ve uzayarak devam ediyor?
Bebeğiniz altını açtığınızda ağlamaya başlarsa bezini kakalı olarak bırakır mısınız? Her altını açtığınızda ağlıyorsa ve siz altını açıp değiştirmeye devam ettiğinizde bir süre sonra artık altını açtığınızda ağlamazsa bu da öğrenilmiş çaresizlik olur mu? Ben ağlasam da altımı açacak çarem yok en iyisi ağlamamak diye mi düşünmüştür?
Öğrenilmiş çaresizlik sonrasında insan çalışmalarıyla desteklenerek depresyonun modellenmesinde kullanılmıştır. Eğer bu öğrenilmiş çaresizlik ise o zaman ilerleyen yaşlarda bu çocuklarda psikiyatrik sorunların olmasını beklerdik ancak bunu gösteren tek bir çalışma bile yok.
Oysa ki çocukların 5 yıla kadar uzayan izlem çalışmalarında psikiyatrik açıdan yaşıtlarından farkları olmadığı sonucuna ulaşan bilimsel yayınlar mevcut.
Price, A. M., Wake, M., Ukoumunne, O. C., & Hiscock, H. (2012). Outcomes at six years of age for children with infant sleep problems: longitudinal community-based study. Sleep Medicine, 13(8), 991-998.
Gradisar, M., Jackson, K., Spurrier, N. J., Gibson, J., Whitham, J., Williams, A. S., ... & Kennaway, D. J. (2016). Behavioral interventions for infant sleep problems: a randomized controlled trial. Pediatrics, 137(6), e20151486.
Hiscock, H., Bayer, J. K., Hampton, A., Ukoumunne, O. C., & Wake, M. (2008). Long-term mother and child mental health effects of a population-based infant sleep intervention: cluster-randomized, controlled trial. Pediatrics, 122(3), e621-e627.
Mutlaka psikoloji terimleriyle açıklayacaksak bu durum öğrenilmiş çaresizlik değil habitüasyondur.
Habitüasyon başlangıçta stres verici olan uyarana, tekrarlayan defalar maruziyet sonrasında organizmanın tepkisinin azalması anlamına gelir.
Örneğin yükseklik korkusu olan bir kişinin tekrarlayan defalar uzun uçuşlar yapması sonrasında yaşadığı kaygı ve kaygı ile ilişkili bedensel belirtilerin (çarpıntı, terleme,
titreme vb) azalması ya da kaybolması gibi.
Sudan korkan birinin her defasında denizde daha uzun süre kalıp daha uzağa giderek bu korkusunun azalması gibi.
Bir değişiklik anlamlandırılana kadar tehlikeli olarak kabul edilir.
Bebeği uyutma biçiminizdeki değişimi de, bebeğiniz bunu anlamlandırana, ona zarar vermediğini anlayana kadar tehlikeli olarak kabul eder.
Yeni düzen devam edildikçe bebeğiniz bu duruma alışacak ve verdiği tepki azalacaktır.
Öğrendiği çaresizlik değil, yeni düzenin ona zarar vermeyeceğidir.
Dr. Nihan Coşkun
Psikiyatri Uzmanı ve Pediatrik Uyku Koçu