“Niye” Sorusundan Niye Kaçınmak Lazım?
“Niye, Neden ve Niçin” soruları iletişimde genelde karşı tarafın egosunu tetikleyen ve onu çözüm üretici bir tarzdan uzaklaştırıp kendini savunmaya geçiren bir soru tipidir.
İletişimi akıtan değil, genelde tıkayan bir sorudur.
Bu sorular yerine “ne ve nasıl” soruları insanları daha az tetikler ve çözüm odaklı kalmalarına yardımcı olur. Çünkü kişiyi eleştirmekten ve sorgulamaktan ziyade, duruma odaklanır.
“Ödevini niye yapmadın?” yerine “Ödevini bitirmek için şu an neye ihtiyacın var, veya ödevinin bitmemesinin sebebi nedir?”
“Kıyafetlerin hep niye yerde?” yerine “Kıyafetlerinin dolapta düzenli durmasını nasıl sağlayabilirsin?”
“Neden bana hiç yardım etmiyorsun?” yerine “Çok yoruluyorum, senden nasıl daha fazla yardım alabilirim?”
“Neden bana hiç zaman ayırmıyorsun?” yerine “Seninle daha çok zaman geçirmek istiyorum, seni özlüyorum, beraber zaman geçirmek için ne yapabiliriz, aklına ne geliyor?”
Örnekler çoğalabilir elbette.
Burada senaryo gibi yazınca biraz resmi bir dil oluyor farkındayım ama günlük hayatınızda yine samimiyetten uzaklaşmadan bu temel prensibi iletişiminize adapte edebilirsiniz.
Temel prensip de, karşımızdaki kişinin “niye, neden, niçin” sorularıyla egosunu tetikleyip savunma mekanizmasını mümkün olduğunca devreye sokmadan, “ne ve nasıl” gibi daha duruma ve çözüme odaklı sorularla sorun ne ise daha yumuşak ve kolay bir şekilde iletişim kurmaya çalışmak.
Dil alışkanlığımız bu yönde olmadığı için, biraz bir süre özellikle dikkat ederek dilimizi terbiye etmek gerekiyor, arada yine kaçsa da yine de ne kadar dikkat edersek kardır.
Bu tip küçük ipuçları birleştikçe iletişimimizde olumlu anlamda büyük farklar yaratabiliyor.
Umarım size de faydası olur.
Sevgilerimle
Ahu