Daha Ne Yapayım?
Geçenlerde duyduğum ve çok hoşuma giden bir fıkra tadında hikayeyi paylaşmak istiyorum sizinle.
Çok şiddetli bir selin ortasında kalan rahibin su beline kadar gelmişken yanına bir tekne yaklaştı ve teknenin içindeki adam rahibe seslendi:
- Rahip, rahip, haydi gel atla tekneye, yoksa boğulacaksın.
Rahipten gelen cevap:
- Merak etme, ben Tanrı’nın çalışanıyım, bana birşey olmaz.
Zaman geçtikçe sular yükselmeye devam etti ve rahibin göğsüne kadar geldi. Tam o sırada yanına bir tekne daha yaklaştı ve teknenin içindeki adam rahibe seslendi:
- Rahip, rahip, haydi gel atla tekneye, yoksa boğulacaksın.
Rahipten yine aynı şekilde cevap verdi:
- Merak etme, ben Tanrı’nın çalışanıyım, bana birşey olmaz, Tanrı bana yardım eder.
Sular artık rahibin boynuna kadar gelmişti ki, yanına üçüncü bir tekne yaklaştı:
- Rahip, rahip, haydi gel atla tekneye, bak boğulmak üzeresin.
Rahipten yine aynı cevapla tekneye binmeyi reddetti, kısa bir süre içinde boğuldu, cennete gitti ve Tanrı’ya isyan etti:
- Tanrım, bugüne kadar benden istediğin herşeyi yaptım, tüm kurallara uydum.
Tanrı cevap verdi:
- Evet biliyorum, bu yüzden de seni çok seviyorum.
Rahip:
- Peki madem beni bu kadar çok seviyorsun, neden ölmeme izin verdin?
Tanrı:
- Ölmene izin vermek mi? Hiç kafan çalışmıyor mu senin, sana tam 3 tane tekne gönderdim. Daha ne yapayım?
İster Tanrı deyin, ister evren deyin, ister ilahi güç deyin veya hiç birşey demeyin, şuna yürekten inanıyorum ki, içinde bulunduğumuz durum ve şartlar ne olursa olsun, aslında sürekli arkamızı kollayan ve bizi düşünen bizden büyük bir güç var.
Bu gücün bize binmemiz için gönderdiği tekneler var.
Ama biz sürekli şikayet, bahane, olumsuzluk ve kurban modunda olup gözlerimizi bu teknelere, yani bu fırsatlara kapatırsak, ayağımıza kadar gelen çözümleri, fırsatları, mutluluk yolunu kaçırıyor oluruz, sonra da kendimizi şanssız ve bahtsız ilan ederiz, hayatımızı harcar gideriz.
Fırsatlara, mesajlara, işaretlere gözümüz açık olup, şikayet ve olumsuzluk değil, çözüm odaklı olmamız yine bizim faydamıza.
Bu tekneleri farketmek ve ilk adımı atıp binmek yine bize bağlı, bir başkası yapamaz bunu bizim için.
Biz başkasından birşey beklemeden mutlu olmak için kendi üzerimize düşeni yapmazsak, başkaları bizim için hiçbirşey yapamaz.
Kendi mutluluğumuzu yaratmaktan yine kendimiz sorumluyuz, ne eşimiz, ne çocuğumuz, ne ebeveynlerimiz, ne de başkaları.
Ne olur ayağımıza kadar gelen tekneleri kaçırmayalım, fırsatları harcamayalım.
En azından deneyelim, çaba sarfedelim, yoksa baştan kaybediyoruz.
Lütfen kendinize şu soruyu sorun:
Sizin şu an önünüzde belki de göremediğiniz hangi tekneler var? Sonradan kaçan fırsata üzülmemek için şu an atabileceğiniz ilk en kolay adım nedir?
Bunun cevabı büyük bir adım da olabilir, çok daha küçük bir adım da.
Ne olduğu önemli değil, önemli olan küçük veya büyük ilk adımı atmak.
Sevgilerimle
Ahu