Belki de Dünyayı Pozitif Kıllık Kurtaracak
Hani bazen bazı “ne kadar KIL” dediğimiz insanlar vardır ya, işte ben onlardan biriyim.
İşin daha da kötüsü çocuklarım da benim gibi “KIL” olsunlar istiyorum.
Ama “POZİTİF bir KIL”.
Hoppala nereden çıktı şimdi bu derseniz, anlatayım.
Geçen Cumartesi akşamı Cenk ile Grand Pera Emek sahnesinde Türk jazz ustası Kerem Görsev’in konserine gittik.
Grand Pera Emek çok keyifli, küçük, şık, samimi bir salon, ışıklarla da büyülü bir ortam yaratılmış, dinleyiciler tam havaya sokulmuş, herkes heyecanla konserin başlamasını bekliyor.
Kerem Görsev ve ekibi de sahneye çıkınca herşey tam oluyor ve artık nefis bir müzik seline kendinizi kaptırmaya hazırsınız, konser boyunca tüm dünyadan kopacaksınız, sadece sahneye ve müziğe odaklanıp ruhunuzu besleyeceksiniz, ortamın keyfini çıkartacaksınız.
İşte ben bu hayal aleminde yaşarken daha konser başlayalı 5 dakika olmadan salondaki bazı kişilerin cep telefonlarını ellerine almalarıyla tüm büyü bozuldu ve hayal aleminden çıkmak zorunda kaldım çünkü o karanlık ortamda açılan cep telefonlarından gelen ışıklar inanılmaz dikkat dağıtıcı ve rahatsız edici oluyor.
İki sol yanımdaki bayan mesajlarıyla ilgilenmeye başladı ve tabii telefonun ışığı parlar durumda ister istemez insanın gözünü alıyor. Biraz bekledim kapatır diye ama baktım olmuyor kibarca telefonunu kaldırmasını rica ettim, sağolsun hemen kaldırdı.
Fakat iş bununla kalmadı, tüm konser boyunca benden uzakta salonun farklı noktalarından 5-10 kişi sürekli kocaman telefon ekranlarını havaya kaldırıp konserden çekimler yaptılar, hem elleri yüksekte olduğu için pek çok kişinin görüntü alanı bloke oldu, hem de ne kadar uzakta olursanız olun, ekranlarının ışıkları karanlıkta o kadar parlıyor ki, ister istemez göz oraya kayıyor ve dikkatiniz dağılıyor, manzaranız bozuluyor.
Eğer yakınımda olsalar daha önce başka konserlerde de yaptığım gibi yine kibarca uyaracaktım ama uzakta oldukları için bu sefer hiç birşey yapamadım, onlara yakın oturan bir başkasının uyaracağını umdum ama maalesef olmadı, ya sanırım insanımız “aman birşey söylersem ayıp olur” endişesini fazlaca taşıyor, ya da bu durumdan tek rahatsız olan benim.
Bir de tabii konser boyunca sürekli otur kalk, gir çık yapan insanlar vardı, o da ayrı mesele.
İsterdim ki pek çok yerde yapıldığı gibi konser başlamadan bir görevli nazikçe seyircileri uyarsaydı da bu durumlar yaşanmasaydı.
Gerçi bu konuda tek rahatsız olan ben miyim yoksa bu “kıllık” diye tabir edilen durumlardan biri mi bilemiyorum ama çok da fazla birşey istediğimi sanmıyorum, yani kapalı bir konser salonunda, üstelik de kendi isteğimizle bulunuyor olduğumuz bir ortamda sabit yerimizde 1-1,5 saat kadar oturup, sadece sahnedeki performansı izlemek, dinlemek ve diğer insanların da bunu yapmasına engel olmamak, bu kadar zor olmamalı, yani en azından eskiden böyle değildi.
Teknolojiyi ben de çok severek kullanıyorum ama galiba biraz akıllı telefonlar, tabletlerle bizim aklımız iyice karışır hale geldi ve birbirimize olan saygımızı iyice kaybetmeye başladık, işin en kötü yanı bugün çocuklarımız da bizden bu davranışları model alıyorlar, onların normali haline geliyor.
Beni de esas rahatsız eden şey bu oldu, bu tip davranışların normalleşmesini istemiyorum, yoksa ne olacak ben de bakarım önüme, izlerim konseri keyifle ama bu olay daha büyük, daha önemli şeyleri temsil etti kafamda.
Eğer konserde ara olsaydı bir kıllık yapıp bir görevli bulup ikinci bölüm başlamadan anons yapmalarını isteyecektim ama ara da olmadı, baktım yapabileceğim birşey yok, elimden geldiğince konserin keyfini çıkartmaya çalıştım ama gözüm ve aklım arada havadaki telefon ve tabletlere de kaydı tabii.
Konserden sonra düşündüm.
Bu benim “kıllık” durumu sadece konser olayı olsa yine iyi, durumum aslında daha vahim.
Sigara içilirken üzerime ve çocuklarıma gelen duman konusunda da kılım.
İnanın Amacım Kapris Yapmak Değil, Sadece Çok Zorlanıyorum yazımda bu konudaki sıkıntımdan bahsetmiştim ve sigara içenlerden bazı ricalarda bulunmuştum. Sonrasında da kıllıklarıma aynen devam etmek zorunda kaldım maalesef.
Birgün Bostancı lunaparkında çocukların zıplayıp oynadığı bir alanında kapısının tam önünde sigara içen iki anneye kibarca kıllık yapıp sigaralarını dumanın çocukların üzerlerine gelmeyeceği başka bir yerde içmelerini rica ettim, sigaralarını mutsuz bir şekilde yanar halde “yere” atıp bıraktılar, artık birşey söylemeye dilim varmadı, bizim kızlar görüp ayakkabılarıyla söndürdüler.
Başka bir kıllığım geçenlerde Kadıköy çarşısında kapalı bir mekanda otururken insanların içeride sigara içtiklerini farketmemle başladı.
Garsona bunun yasak olduğunu, içmeyen insanların rahatsız olduğunu ve müsade etme sebeplerini sorduğumda eğer müsade etmezlerse kimsenin gelmeyeceğini ama eğer ben şu anda istersem sigara içmek isteyenleri dışarıya yönlendirebileceğini söyledi, yani topu bana attı, haklı olduğum halde yine “kıl kişi” pozisyonunda kaldım.
Hızlıca düşündüm kendimi yokladım, bundan 5-10 yıl önceki ben, “aman Ahu boşver şimdi idare et gitsin” derdi ama artık 40 yaşındaki ben, gerçekten önemli olduğunu hissettiğim konularda “idare etmek” istemiyorum, “kıl” pozisyonunda kalsam bile haklılığına inandığım konuda cesaretimi toplayıp yapılması gerekeni yapmaya çalışıyorum, dolayısıyla o anda da garsona içeride içilmesini istemediğimi söyledim, garson da suratını asıp, insanları sigaralarını söndürmeleri konusunda uyardı, herkes çıkıp kapının önünde içti sigarasını.
Başka bir kıllığım da trafik kurallarına uyma ve saygılı park etme konusunda.
Çocuğunuzun Bu 6 Harften Biri Olmasını Nasıl Engellersiniz? yazımı okumadıysanız lütfen okuyun, gerçekten trajikomik.
Ama bunlarla kalmıyor tabii ki bu konudaki kıllığım.
Hergün çocukları okuldan almaya gittiğimde maalesef yine istemesem de bazı annelere kıllık yapmak durumunda kalıyorum çünkü çoğu veli gibi arabalarını biraz ileri parkedip sonra okula yürüyüp çocuklarını alıp tekrar arabalarına geri yürümek yerine, tam okulun kapısının önünde arabalarının içinde çocuklarını beklemek istiyorlar ve bu yüzden de ana araç yolunu tıkıyorlar, arkası kuyruk oluyor, yol kilit, arkadan haklı olarak kornalar vs.
Ben de dayanamıyorum yine nazikçe kıllığımı yapıp ileri parketmelerini rica ediyorum, burada yolun ortasında durunca pek çok insanın nasıl madur olduğunu hatırlatıyorum, sağolsunlar yine çoğu anlıyor ve gidip parkediyor.
Daha çok kıllık sayabilirim ama sizi de çok fazla sıkmak istemiyorum; sokağa çöp atılmasından tutun da, küçük sessiz ortamlarda yüksek sesle cep telefonu ile konuşulmasına veya bir sırada haksız yere insanların öne geçmeye çalışmasına kadar rahatsızlıklarım, kıllıklarım var.
Çünkü saygının olmadığı yerde sevgi ve huzur da bundan zarar görüyor, bu dünyayı keyifli ve yaşanır halde tutmak için tüm insanları etkileyen bu tip toplum kurallarının önemli olduğunu düşünüyorum. Hatta istiyorum ki hiçbir kural olmasa dahi sırf birbirimize olan saygımızdan dikkat edelim bazı şeylere hassas davranalım.
Ben herşeyi doğru mu yapıyorum derseniz; elbette hayır, ve de böyle bir durumda beni gelip nazikçe uyaran bir kişiye de inanılmaz saygı duyuyorum, çünkü hepimiz insanız, hepimizin iyi günü var, kötü günü var, bazen bilerek bunları yapıyoruz, bazen de farkında olmadan.
Önemli olan niyet, hem hatayı yapanda iyi niyet, hem de uyaran da iyi niyet olduğu zaman, dünyada çözülmeyecek problem çok az.
Herşey önce saygıda bitiyor, sonra sevgi.
Benim kıllık durumuna dönersek evet durum böyle, böyle de gidecek çünkü hepimizin bu hayatta bu dünyaya belli katkıları oluyor, kimileri hayvansever, kimileri sanatsever, kimileri doğasever, ben de sanırım “saygı ve düzen sever”.
Bu da beni “kıl kişi” kategorisine sokacaksa yapacak birşey yok.
Çok keyifli bir rol değil malum ama en azından elimden geldiğince “saygılı, nazik ve POZİTİF bir KIL” olmaya çalışıyorum, onu da söyleyeyim.
Becerebilirsem çocuklarım da öyle olsun istiyorum, böylece hem dünyaya bir katkıları olur, hem de kendi haklarını daha iyi korurlar.
Eğer siz de benim gibi bu “kıl” grubuna giriyorsanız lütfen cesaretle ama saygı ve nezaketle misyonunuza devam edin.
Eğer bu gruba girmiyorsanız ve girmek de istemiyorsanız yine anlarım ama çevrenizde benim gibi “kıl kişiler” varsa lütfen onlara anlayış gösterin, hatta destek verin, çıkış noktası tamamen iyi niyet ve bu dünyanı daha keyifle yaşanır bir yer haline getirme ve yaşam kalitemizi arttırma arzusu.
Belki de dünyayı “pozitif kıllık” kurtaracak, belli mi olur?
Daha az “kıllık” yapmak zorunda kalacağımız daha saygı ve sevgi dolu bir dünya dileğiyle…
Sevgilerimle
Ahu